Türk Edebiyatı Vakfı, Azerbaycan milli edebiyatının önemli isimlerinden, yazar ve yönetmen Anar Rızayev’in 85. doğum gününü düzenlenen bir dizi etkinlikle kutluyor.
Türkiye’de birçok kitabı basılan Rızayev, Merkezefendi Kırmızı Kütüphane’de düzenlenen programda, okurlarıyla bir araya gelerek, “Beş Katlı Apartmanın Altıncı Katı” kitabının hikayesini anlattı.
Anar Rızayev, mutlu bir çocukluk geçirdiğini belirterek, çocukluğunda yazar olmak istemediğini, yazarlığa bir rastlantı sonucu başladığını dile getirdi.
“Her zaman iyi şeyleri yazmalıyım diye düşündüm”
Edebiyatçı bir ailenin oğlu olan Rızayev, çocukluğu kitaplar ve edebiyat sohbetleri içerisinde geçen yazarların şanslı olduğunu vurgulayarak, “Ben birçok insan tanıdım, edebiyatla iç içe ailelerde büyümüş ama başka bir meslek yapıyor. Ailesi çoban olan birini tanıyorum. Allah vergisi yeteneği olduğu için yazar olmuş. O yüzden bir yazarın ailesinin edebiyatla iç içe olması mutlak şart değil.” dedi.
Usta kalem, yaşına rağmen halen yazmaya devam ettiğini belirterek, “Her zaman iyi şeyler yazmalıyım diye düşündüm. Yaşıma bakmayarak, Allah bana imkan versin, edebiyatla ilgili arzularımı yerine getirmeye devam edeyim.” diye konuştu.
Edebiyat hayatında birçok zorlukla karşılaştığını vurgulayan Rızayev, “Ben Sovyet yazarı değilim. Sovyet döneminde yaşadım ama Sovyet yazarı olmadım. Sovyet ideolojisine hizmet etmedim. Ne düşündüysem onu yazdım. Sovyet dönemi yazdığım eserlerde hiç yalan yoktur. Şimdiye kadar da o eserlerimin bir sözünü, bir cümlesini değiştirmedim.” ifadelerini kullandı.
Anar Rızayev yazdıklarından dolayı birçok eleştiriye maruz kaldığını kaydederek, Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in kendisine o dönem çok destek olduğunu anlattı.
Moskova’da 1962-1964’te sinema eğitimi aldığını ve eğitimi sırasında tüm dünya sinema akımlarını öğrendiğini söyleyen Rızayev, eğitimin ardından kaleme aldığı ilk senaryosunun Bakü’de çekildiğini ve bugüne kadar yaklaşık 15 filmin senaryosuna imza attığını dile getirdi.
“Meclis’te medeniyeti temsil ettim”
Rızayev, bir dönem milletvekilliği de yaptığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben kendime siyasetçi demiyorum ama iki dönem Millet Meclisi’nde milletvekili oldum. Bana o zaman birçok baskı oldu. ‘Sen siyasetçi değilsin. Ne işin var Millet Meclisi’nde?’ diye. Ben de ‘Medeniyet de siyasetin bir hissesidir’ cevabını verdim. Ben Meclis’te medeniyeti temsil ettim. Bağımsız devletin kanunları olmalıdır. Benim dönemimde 15’e yakın kanun kabul ettirdik. Müzeler, kitaplar, sinema ve dil kanunları gibi. Bu 15 kanun bağımsız Azerbaycan’ın ilk kanunlarıydı. Bunlar da benim rehberliğimde komisyon kararıyla alındı. Bana göre siyaset, siyasetçilerin işidir. Siyasetçiler roman, şiir yazmamalıdır. Yalnızca siyasetle meşgul olmalıdırlar. Milletin meselelerine odaklanmalıdırlar. Ama herkes bir sözü varsa yazmalıdır. Yüreğinde bir şey varsa yüreğini boşaltmalıdır, şahitlikleri varsa onları yazmalıdır.”
Sovyet ve Azerbaycan edebiyatına ilişkin de bilgi veren usta edebiyatçı, genç yazarlardan umutlu olduğunu söyledi.
KitaplarınınTürkiye’de daha çok okunması temennisinde bulunan Anar Rızayev, söyleşi sonrası kitaplarını imzaladı.
