Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berke Kırıkkanat, öğrencilere sınav öncesi kaygıyı azaltmak için, uygun bir çalışma takvimi planlama, uyku ve yemek düzenini aksatmama, mola vermeyi tembellik olarak görmeme ve spor aktiviteleri yapma önerilerinde bulundu.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Kırıkkanat, sınav kaygısına ilişkin değerlendirme yaptı.
Belli bir düzeye kadar endişenin, kaygı duygusunun çalışma motivasyonunu tetikleyebilecek bir güce sahip olduğunu aktaran Kırıkkanat, “Ama yoğun kaygıya eşlik eden endişe dediğimiz olumsuz düşünceler ve beklentiler, çocuğun konsantrasyonunun bozulmasına, dikkatinin dağılmasına neden olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Hayalleri için heyecanlanan gençler için ebeveynlere ve öğretmenlere önemli görevler düştüğünü vurgulayan Kırıkkanat, “Sınavı sadece bir araç olarak gören bir genç nesil için, hem ebeveynlerin hem gençlerin hem de öğretmenlerin sınavı, kıyasıya mücadele verilmesi gereken bir süreç olarak yorumlamamaları gerekmektedir.” görüşünü bildirdi.
Kırıkkanat, sınavı, gençlerin kariyer hedeflerine ulaşmasında basamaklardan sadece biri olduğunu göstermenin değerli olduğunu, bu sayede kaygı yönetiminin kolaylaşabileceğini anlattı.
Berke Kırıkkanat, sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin çalışırken ve sınav esnasında atabileceği adımlara ilişkin şunları kaydetti:
“Öğrenci sınavdan önce kaygı yaşıyorsa kendi çalışma stiline uygun bir çalışma takvimi planlamalı, uyku ve yemek düzenini aksatmamalı, mola vermeyi tembellik olarak görmemeli, spor aktiviteleri, beden gevşeme egzersizleri, nefes egzersizleri gibi bedensel egzersizler yapmalı. Sınav esnasında kaygı yaşaması durumunda ise öğrenci kendine sakinleşmesi için birkaç dakika izin vermeli. Diyaframdan nefes alıp vermesi, ‘elimden geleni yapacağım, dünyanın sonu değil, mükemmel olmak zorunda değilim’ gibi kendiyle olumlu bir içsel diyalog gerçekleştirmesi önemli adımlar arasında sayılabilir.”
Doç. Dr. Kırıkkanat, sınavı tamamlandıktan hemen sonra öğrencinin kendini rahatlatmasını sağlayacak aktivitelerde bulunmasını önerdi.
Ebeveynlerin yapabilecekleri konusunda da Kırıkkanat, “Her şeyden önemlisi, ebeveynlerin her durumda ve koşulda çocuklarının yanlarında olduğunu onlara hissettirmeleri oldukça önemlidir. Ebeveynlerin sınava hayati bir anlam yüklemeden, hayatın olağan akışı içerisinde yaşanan süreçlerden biri olduğu mesajını vererek çocuklarına yaklaşmaları, sınavın aile içinde bir tehdit unsuru olarak görülmesini engelleyebilir.” tavsiyesinde bulundu.
Kırıkkanat, ebeveynlerin ders dışında çocuklarının kendilerine zaman ayırmalarına izin vermeleri gerektiğini vurguladı.
Doç. Dr. Kırıkkanat, sınav kaygısı yaşayan bir gencin bir uzmana başvurma sürecini tetikleyen faktörleri ise şu şekilde sıraladı:
“Öğrenci kaygıdan kaynaklı olarak günlük hayatında eskiden yapabildiği aktiviteleri yapamaz hale geliyorsa, sınava dair olumsuz düşünceler ve beklentiler nedeniyle dikkati dağılıyorsa, çalışmayı erteliyorsa, bu konuda konuşmayı reddediyorsa, karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, baş ağrısı gibi bedensel yakınmalarında bir artış gözlemleniyorsa fiziksel enerjisi düşmüşse, çok çalışmasına rağmen performansında bir düşüş gözlemleniyorsa bir uzmana başvurulmalıdır.”