Sağ-sol fark etmiyor… Kürt Hareketi’nin Filistin aldatmacası
Odatv Özel
Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı ‘Aksa Tufanı’ saldırısına karşı İsrail, Gazze’yi bombalamayı sürdürüyor. Bombardıman bir ayı geride bırakırken ölü sayısı 11 bini geçti. Önemli bir çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan Filistinli kurban sayısının artması beklenirken uluslararası kamuoyu ateşkes çağrısı yapmayı sürdürüyor. Filistin meselesi Türkiye’de de Hamas saldırısının günden beri gündemdeki yerini koruyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hamas’ı terör örgütü olarak görmediğini açıklaması ve İsrail’i sert bir dille eleştiren konuşmalarının ardından Cumhur İttifakı ortaklarından Hüda Par da Hamas’a destek mitingi düzenledi.
Hüda Par Batman İl Başkanlığı geçtiğimiz gün düzenlediği ‘Aksa Tufanı ve Filistin’e destek mitingi’ tartışmaları da beraberinde getirdi. Mitinge Aksa Tufanı Operasyonu’nu yapan Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları’nın üniformalarıyla katılan Hüda Par destekçileri kürsüde yerlerini alınca sosyal medyada tartışmalar başladı. Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ yapılanın suç olduğunu öne sürerek savcıları göreve çağırırken benzer bir tepki de HEDEP’li eski Milletvekili Ferhat Encü’den geldi.
‘KÜRDİSTAN SELEFİ ANLAYIŞA TESLİM OLMAYACAK’
Encü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Hüda Par mitingindeki görüntüleri paylaşarak şu ifadeleri kullandı:
“Şu rezilliğe bakın! Kürdistan asla bir selefi anlayışa teslim olmayacak. Her bir Kürdün bu karanlık odakların ne yapmaya çalıştığını bilmeli ve inançlarının sömürülmesine izin vermemeli. Bizim tek derdimiz topraklarımızı işgal edenlerden toprağımızı özgürleştirmektir. Yani Kürdistan’ın özgürlüğüdür. Çok samimilerse Filistin yakındır gitsinler bakalım. Ama dert Filistin değil herkes bunu bilmeli.”
Encü’nün paylaşımında Türkiye’yi muhayyel ‘Kürdistan’da işgalci olarak nitelemesi alışıldık bir skandal olarak yerini koruyor. Ancak bu paylaşımda Encü Filistin meselesinin ‘bahane’ olarak kullanıldığı ifadesiyle Hüda Par’ın Filistin meselesini istismar ettiğini öne sürüyor. Türkiye ve İsrail’i birbirine bağlayan çeşitli siyasi, ekonomik hatta askeri anlaşmalar söz konusu. Hüda Par’ın ittifak ortağı AKP, iktidarı boyunca bu anlaşmalardan çekilmedi. Ortağı Hüda Par ise geçmişte Hizbullah terör örgütüne yakın isimlerin kurduğu bir parti olarak Kürt-İslamcı bir ajandaya sahip. Başta Filistin sorunu olmak üzere dünya çapında Müslümanların yaşadığı sorunları kendi siyasal hedeflerine ulaşmak ve kontrol ettiği kitleler üzerindeki etkisini berkitmek için kullandığı değerlendiriliyor.
PEKİ HEDEP NE YAPIYOR?
HEDEP ise sürecinden başından beri yaptığı açıklamalarla Filistin’e sahip çıkıyor gibi görünürken Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı ajandasını gündemde tutmaya çalışıyor. HEDEP’in hedef şaşırtan bu yaklaşımı yeni değil, Filistin’i savunur ve İsrail’i karşısına alır görünürken konuyu sürekli Kürt sorununa getirerek siyasi ajandasının gerçeğini gözler önüne seriyor.
Örneğin; HEDEP İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Filistin halkına uygulanan katliam ve zulme karşı İsrail ile diplomatik, ticari ve askeri ilişkilerin tespiti, gözden geçirilmesi ve gerekli yol haritasının çıkarılması talebiyle Meclis araştırması açılmasını istedi.
Çiçek, İsrail’in Filistin’e yönelik uluslararası hukuku ve insanlık değerlerini hiçe sayan katliam politikalarını arttırarak devam ettiğini belirterek, “İsrail’in Gazze’ye dönük başlattığı kara operasyonu, Filistin halkına yönelik katliamı derinleştirmiş ve hemen her gün yeni bir insanlığa karşı suç işlenir hale gelmiştir” dedi.
Ancak Çiçek’in bu hamlesinin ardından HEDEP Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları: “İktidara sesleniyoruz, sen Kürtlere bomba yağdırdığın sürece, mazlum Filistin halkının yanında olamazsın. Bugün İsrail’in Gazze’ye yaptığını, bu iktidar Afrin’e yaptı.” dedi. Halbuki Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonlarıyla İsrail’in Gazze’deki katliamlarını karşılaştırmak ciddiyetin dışına çıkmak oluyor. Üstelik Afrin’deki YPG terör örgütünün İsrail’in baş müttefiki ABD tarafından desteklendiği de biliniyor. Yani ABD destekli İsrail’in katliamlarına tavır almak için HDP geleneğinin devamı olan HEDEP yine ABD’nin yanından açıklama yapıyor.
YENİ DÜNYA DÜZENİ’NİN AMERİKAN MODEL ARAÇLARI
Soğuk Savaş’ın ardından ABD tarafından kurulan ‘Yeni Dünya Düzeni’ çerçevesinde Türkiye’de ulus-devleti hedef alan ABD ve diğer Batılı güçlerin Türkiye’de kaşıdığı etnik ve dini sorunların ürünleri olan Hüda Par ve HEDEP aslında aralarında bir tür ‘egemenlik mücadelesi’ veriyor.
HEDEP, PKK terör örgütünün 80’li yıllardan beri yürüttüğü faaliyetin 2000’li yıllar itibariyle başkalaşım geçirerek siyasal alana taşınmasının aracı. Terörist başı Öcalan’ın ‘demokratik ulus paradigması’ adı altında savunduğu ulus devletin etnik ve dini aidiyetlere göre parçalanması projesinin mecliste sözcülüğünü yürüten bu parti, söz konusu projenin ardındaki güçle hiçbir biçimde çelişmez. Eski Eş Genel Başkanları’nın ‘sırtını dayadığı’ YPG/PYD doğrudan ABD’nin ‘kara gücü’ konumunda yer alıyor. İsrail de ABD’nin bölgesel tetikçisi rolünü yarım asırdan fazla bir süredir sadakatle yürütüyor. Bu iki gücün reel politikada karşı karşıya gelmesi imkan haricinde yer alıyor. Üstelik İsrail uzun yıllardır Kürt hareketinin bir başka versiyonu olan Barzani’ye destek veriyor. İsrail’in YPG’ye destek konusunda adımlar attığı da biliniyor.
Hüda Par ise 90 yıllarda devlet tarafından desteklenen dinci Hizbullah terör örgütünün destekçileri tarafından kuruldu. Hizbullah, PKK’yla mücadele ederek Güneydoğu’nun hakimiyetini kazanmaya çalıştı. Bu esnada devlet tarafından korunup kollandı. Devletin Amerikan destekli bölücülüğe karşı bulduğu çözüm Hizbullah’ın desteklenmesi oldu. Sonuçta bu iki örgüt de siyasi kanalları kullanarak sistemde kendisine bir yer buldu.
Türkiye’nin siyasal sisteminde kurdukları partiler aracılığıyla yer edinen PKK’nın da Hizbullah’ın da tarihsel dayanakları ve örgütsel pratikleri ABD ile ilişki içerisinde gelişti. Dolayısıyla ABD’nin en yakın müttefiki İsrail’e karşı her iki hareketin aldığı tutum esas olarak kendi siyasi ajandalarıyla ilgili. Bu ajandada güneydoğunun egemenliği mücadelesi yazılı.