İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Artİstanbul Feshane’de birçok farklı ülkeden gelen basın mensuplarıyla bir araya geldi.
İmamoğlu’na Çek Cumhuriyeti’nden gelen bir gazeteci, “Gelecek seçimde CHP’nin adayı olacak mısınız?” diye sordu.
Soru, salonda gülme seslerine neden olunca duraklayan İmamoğlu, “Ben de cevap olarak sizin gibi gülsem yeterli mi?” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Sizin gibi basın temsilcilerinin bu soruyu soracağını biliyordum. Bir önceki seçimden hemen sonra sizin gibi, ülkemize gelmiş basın mensubuna verdiğim cevabı vermemeyi ilke edindim. O da ‘Allah bilir’di. O cevabı bile vermiyorum. İşimin fakındayım. Mesele tekil kişi değil. Meseleye bütünlükçü bakan güçlü kadronun içinde olmanın gururunu taşıyorum. Biz iyi uygulamalarla demokrat anlayışın, sosyal demokrat yapının Türkiye’nin genelinde de hâkim olacağı süreci hep birlikte hayal ediyoruz. Bu yolda hep birlikte yürüyoruz.”
‘DEMOKRASİ ARZUSU OTORİTER DAYATMACILIKTAN DAHA GÜÇLÜ’
VoA Türkçe’den Hilmi Hacaloğlu’nun haberine göre İmamoğlu’nun seçmenlere dönük bir diğer saptaması tüm dünyada yaygınlaşan popülist otoriter rejimlere karşı ilk başkaldırının Türkiye’de filiz verdiği yönündeki sözleri oldu. İmamoğlu şunları söyledi:
“Bu seçimler, son yıllarda dünyayı sarmalayan, dünyaya bir tedirginlik çağı yaşatan popülist otoriter dalganın nasıl geriletileceği konusunda tüm demokratik hareketlere ilham kaynağı olmalıdır. Bu seçimler, otoriterlik karşısında toplumun demokratik müdahalesi konusunda önemli veriler sunmaktadır. Türkiye’de demokrasi arzusu, demokrasi içinde yaşama beklentisi otoriter dayatmacılıktan daha güçlü. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının demokrasi ile ilgili deneyimleri eski ve köklüdür. Tüm dünyada bir tedirginlik çağı ve eşi görülmemiş bir küresel eşitsizlik yaşıyoruz. Göçmen sorununu dışarıya ihale eden Avrupa bunun bir göstergesidir. Gazze’de çoğu çocuk, on binlerce masumun ahlak dışı ve gayrı meşru katline seyirci kalan Batı, bunun bir göstergesidir. Bu eşitsizlikten çıkışa, tedirginlik çağını bitirecek yeni bir demokratik uyanışa ihtiyaç var. Rekabetçi otoriter ve tam otoriter rejimlere karşı demokratik hareketlerin birbiri ile ittifak ve iletişim içinde işbirliği yapmaları gerekiyor. Bunu yaparken eski bazı ön kabullerimizden, eski kavramlarımızdan uzaklaşmamız gerekebilir. Yeni dönemin demokratik mücadelesini beraber kurmamız gerekiyor.”
“Bu seçim, Türkiye toplumunun toplumsal demokratikleşme bakımından çok önde olduğunu göstermiştir”
Yeni dönemde İstanbul ve Türkiye’nin, demokratik uyanışın, uluslararası dayanışmanın ve küresel barış çabalarının destekçisi olacağını vurgulayan İmamoğlu, bir gazetecinin “Türkiye’nin demokratik bir ülke olup olmadığı” yönündeki sorusuna cumhuriyeti referans göstererek yanıt verdi.
İmamoğlu, “[Türkiye’nin]Demokratik bir ülke olmadığını söylemek asla konuşulamaz. Ama demokratikleşmenin seviyeleri, aşamaları vardır. Biz 200 yıldır demokrasi mücadelesi veren bir toplumuz. Ve bunun, tabiri caizse ete kemiğe bürünmesi Cumhuriyet’le beraber olmuştur ve olgunlaşma sürecindedir. Problemler yaşıyoruz. Demokratikleşme sadece metotla, uygulamalarla mümkün olmuyor. Bazen iş topluma düşebiliyor. Demokratikleşme mekanizmaları açılarından çok ileri seviyede olduğunu düşünen bazı ülkelerin bile gıpta edeceği bir demokratikleşme olgunluğunu yaşamış bir toplumun Türkiye’de var olduğunu görüldü bu seçimde. Mekanizmalarda eksiğimiz var toplumsal demokratikleşme bakımından çok önde olduğunu göstermiştir bu seçim” diye konuştu.
BAYRAKTAR’A ELEŞTİRİ: O YETKİYİ PERVASIZCA KULLANMA GİRİŞİMİNDE BULUNAN İNSANLAR VAR
İmamoğlu toplantıda Baykar Genel müdürü Haluk Bayraktar’ı eleştirdi. Selçuk Bayraktar’ın da ağabeyi olan Haluk Bayraktar, kendisinin de bulunduğu bir fotoğrafı paylaşarak “jet yakıtı satmışlar” diyen siyasal iletişimci Evren Barış Yavuz’a tepki gösterirken İmamoğlu için de “tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak” demişti. Bu sözlerden sonra Yavuz tutuklanmıştı.
İmamoğlu, Haluk Bayraktar’ın sözleri hakkındaki soruya, “Beni hedef haline getirerek bir dil kullanan şahıstan bahsettiğiniz. Çok nezaketsiz bir davranış. Bu nezaketsiz ve iftira dolu davranışın muhatabı olmadım, olmam. Şunu da söylemem lazım. Ülkemizde bazen yetki verilmiş insanlardan daha fazla o yetkiyi pervasızca kullanma girişiminde bulunan insanlar var. Kimden bahsediyoruz? Yetkinin sahibinin yanındaki eş dost akrabadan bahsediyoruz. Ben de diyorum ki bu iş akraba işi değil kardeşim. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yım ve ben hukuki, yasal yetkilerimi kullanırım. Ülkemizde son 15 yıldırı farklı kavramlarla, farklı makamlarla, üzülerek söylüyorum ki, bu kavram yok sayılmıştır ve ahlak sınırlarının dışına çıkılmıştır. Bu konuşmayı yapan kişi Türkiye’de güçlü bir sanayi kuruluşu, savunma sanayi kuruluşunun başındaki insan olabilir. Ama o kadardır. Herhangi bir kişiyle eşit haklara sahiptir. Hukukun herkese eşit uygulanmasını diliyorum” yanıtını verdi.
(HABER MERKEZİ)